Sevgi ansızın gelir yerleşirdi yüreğe. Sonrasında onu dizginlemenin tek yolu, sevgi duyulanla el ele tutuşmak, gözlerine bakmak, bir daha hiç ayrılmamaktı. Hasan ile Cavidan’ın sevgisi de ilk bakışta başlamış, yüreklerini tutuşturmuş, gözlerini birbirine tutsak etmişti. Ancak Sivas’ta gençlerin yazgısı aile büyüklerinin elindeydi. Hiç sevenle sevmeyen bir arada olur mu? Buna kim, nasıl razı gelebilir ki?
.
İzmir’e gideceklerdi. Başka yolu yok. Ama âni bir değişiklikle herkesin gözü önünde saklanmaya başladılar. Günler değil, aylar su gibi geçiyordu. Artık minik Veysel de vardı. Artık onlar sacayağıydı kendi mutluluklarının. Çünkü sevginin varlığı, yokluğun üstesinden geliyordu. Yine de peşlerine düşmekten uzak durmamışlardı. Hasan karabasanlar görüyordu ‘Ya enselenirsek!’ diye. Evlenirken tek bir sözü vardı Cavidan’a: Balkonlu bir ev alacaktı mehir olarak.
.
Sivas’ın soğuğunda bir sıcak ülke tatili gibiydi birliktelikleri. Ne günler geçirmişlerdi birlikte. Hele bir de balkonlu evi alınca değmeyin mutluluklarına.
.
Bir sevda romanı olan "Balkon"da en göze çarpan nokta şiveli anlatımlar ki ben çok severim. Özgünlük vermiş, içtenlik katmış, yöresel lezzet sağlamış. Yazarın ikinci betiği okuduğum. Eğer duygusal, biraz acıklı, ucundan kovalamacalı, gerçek değerler üzerine kurulu, Anadolu’nun bağrından bir kurgu okumak isterseniz bu kısa ancak yoğun romanı öneririm. Biçemi güzel, anlatım dili yalın, benzetme ucundan. Altını çizdiğim birkaç yer var ki 1K’da paylaştım. Belki biraz daha derinlikli tümceler barındırsaydı baharatı yerinden olurdu bu yöresel lezzetin.
.
Betikle esen kalın