Yaşamın kendisi yeterince kısa. Bir de oldukça genç yaşta, daha 17 iken yalnızca dört ayınızın kaldığını öğrendiğinizde o kısalık da artık anlamsız geliyor. Neredeyse doğmamış gibisiniz.
.
Adela da böyle bir bilgiyle yaşıyordu. Ama o, ölüm yerine kalan dört aylık süresini nasıl daha mutlu geçirebileceğini düşünüyordu. Annesiyle yaşıyordu, babası ise o küçükken yitmişti. Günlük tutmaya başlamış, arkasında bir iz bırakmak istemişti. Yaşadığı mutlu anları yazacaktı. Ama kalan yaşamında iz bırakmak için başka biri çoktan eyleme geçmişti.
.
Kapıya bir kutu bırakılmıştı. Kimden olduğu bilinmese de kime olduğu belliydi: Adel. Birisi ona bu adla bir kutu bırakmıştı. Ama bu adı kullanan yalnızca tek bir kişi vardı. Oysa çoktan ölmüştü. Kutunun içinden bir bilet çıktı. Annesi pek güvenmese de o yine de kâğıtta yazan yere gidecekti. Sonuçta en kötü ne olabilirdi ki?
.
Bir araba kazası, bilinmeyen birinin ortaya çıkışı, geçmişin yeniden yazıldığı gizemli anlar, düşle gerçek arasındaki bir algı evreni. Gördüklerine mi yoksa bildiklerine mi inanmalıydı?
.
Beklenmeyen bir sonu olan kurgu çocuk-gençlik sınıfında yer alsa da genç-yetişkinler de okuyabilir. Sona doğru olgunlaşan kurgudaki gizem güzeldi. Beklemediğim bir sondu açıkçası.Kısa ama tadı güzel bir betik. Öneririm.
.
Biçemi akıcı, yalın bir anlatımı var. Olaylar gizemleşerek sürüyor. Bence burada bitmemeliydi. Belki ikincisi gelir. :)
.
Betikle esen kalın.